Sakarya Genç Girişimciler Kurulu'nun organizasyonu ile SATSO'da  "2010 yılı ekonomi değerlendirmesi ve 2011 yılı beklentileri" konulu bir konferans düzenlendi.

Bilgi Üniversitesi öğretim üyesi, Ekonomist Prof. Dr Asaf Savaş Akat'ın konuşmacı olarak katıldığı ve SATSO TV den de canlı yayınlanan konferansa katılım oldukça yoğundu.

 Son dönem yaşanan uluslar arası değişkenliklerin ekonomi üzerinde etkisi dahil olmak üzere çeşitli konuların ele alındığı konferansa Sakarya Valisi Mustafa Büyük, kaymakamlar, SATSO Yönetim Kurulu Başkanı A. Akgün Altuğ, Yönetim Kurulu Üyeleri, SATSO Genç Girişimciler Kurulu Başkanı Tolga Ballık, Kurul Üyeleri, ve çok sayıda davetli iştirak etti.

Konferansın açılış konuşmasını yapan Sakarya GGK Başkanı Tolga Ballık konuklara katılımlarından dolayı teşekkürlerini sunarak ülkemizdeki ve ilimizdeki girişimci sayısının arttırılması doğrultusunda yaptıkları çalışmaların bir göstergesi olarak düzenlenen konferans ta özellikle girişimci ve girişimci adaylarının daha bilinçli hareket edebilmeleri yönünde ekonominin doğru tahlil edilmesi ve okunması gerektiğini vurguladı. Ballık Prof. Dr. Asaf Savaş Akat'a katılımlarından dolayı teşekkürlerini sunarak konuşmasını tamamladı.

SATSO Yönetim Kurulu Başkanı A.Akgün Altuğ ise Sakarya GGK ekibine başarılı çalışmalarından ve konferansın düzenlenmesindeki gayretlerinden dolayı teşekkürlerini sunarak “Girişimcilik günümüz ekonomisinin önemli bir parçasıdır. Bizler kendi fikirlerimizi, kendi hayallerimizi girişimci yapmaya çalışıyoruz ve bu doğrultuda nasıl bir yol haritası çizmemiz gerektiğinin en belirleyici unsuru olan ekonomiyi konusunda uzman üstadımızdan dinleyeceğiz.”dedi.

Prof. Dr. Asaf Savaş Akat, konuşmasında İktisatçıların özellikle kriz dönemlerinde önlerini göremediklerini belirterek bizim işimiz hava tahminlerine benzer her zaman tutmaz. “İyi iktisatçılar dün yaptığı şeyi bugün çevirip yarın size olağan üstü güzel anlatan adamdır ”dedi. Akat konuşmasının devamında;

“Dünya ekonomisi 2009 yılında büyük bir kriz yaşadı. Tarihte yaşanan diğer krizlerden farklı olarak bu krizde küresel bir sorunla karşı karşıyayız ve birden fazla oyuncu var. Diğer oyuncuların da oynamayı kabul ettiği bir oyun.

Küresel alemde çok büyük bir değişim ve dönüşüm yaşanıyor. 25 yıl önce Sakarya'ya gelip deseydim ki  “Sovyetler dağılacak, içinden ülkeler çıkacak, komünistler bırakacak, özel mülkiyete dönülecek, Almanya Birleşecek, Avrupa parası çıkacak, Çin malı gören var mı? Türkiye enflasyon tek hanede gidecek.” Desem gülerdiniz. O dönemden bugünlere çok büyük dönüşüm yaşandı. Bu müthiş dönüşümün kolay olması mümkün değildi. Bu büyük dönüşüm kendi içinde yarattığı dengesizlikler de yaşanıyor. Yeni bir dünya para sistemiyle çalışıyor ve çalışacak da. Amerika bütün sistemi, oyunu bugüne kadar kendi oynadı. Şimdi Amerika para basıyor, Çin de parasını düşük değerde tutmaya devam ediyor, dar anlamıyla iktisat değil burada siyaset çalışıyor. 1944'te Keynes dış açık veren kadar dış fazla verende aynı şekilde cezalandırılmalı demiş. Biri açık vermezse diğeri fazla vermez. Borç verenin hiç mi suçu yokBu konuda netlik oluşmadı henüz. Euro Bölgesinde özellikle ürettiğinden fazlasını tüketen ülkeler var. Erken emekli olup harcayan bir toplum var. Artık yeni bir düzene ihtiyaç var muhtemel sistemin mevcut sistemden bir farkı olmalı.

Dünya ekonomisinin büyük sorunlarından birisi de emtia fiyatları, petrol gibi… Tüketim medeniyetinin gelişmesi ile emtia fiyatları arttı. Medeniyet zenginleştikçe bu sorun büyüdü ve tüm ülkelere geçti. Türk, Çin, Hintliler de fazla tüketmeye ve Amerikalılar gibi yaşamaya başlayınca üretim patlaması oldu. Kısa dönemde bir sorun olmasa da uzun vadede büyük bir sorun bekliyor hepimizi.  Gelecek nesil daha tutumlu bir anlayışla çalışmaya başlayacak. Petrolün dış ticareti çok önemli. Devletler tarafından yönetiliyorsa petrolü aşağıda tutup yukarılara çıkma sorunu olmaz. Gıda ve tarım çok önemli ama dalgalanmalar yaşanıyor bir süre daha devam edecek. Türkiye doğal kaynak fakiri bir ülkedir. Üretmek Türkiye'yi zenginleştirmez sadece daha çok üreterek fakirleşmesini engeller.

Küresel ekonomi anlamında zor bir dönemden geçiyoruz. Kartların yeniden dağıtıldığı eski oyunu oynanamadığı için oyunun kurallarının yeniden konulduğunu zor bir süreçten geçiyoruz. İş alemi için fırsat ve risk bir arada gider dönem böyle dönem…

Türkiye için bizim nesil çok fazla kriz gördü. Fakat bu son kriz öyle tatlı olmadı, nerde o eski krizler! Kurlar iniş-çıkışlar olmadı, heyecan olmadı, zam enflasyon yüksek, faiz yüksek, kur yüksek bu krizde zam olmadı, enflasyon düştü faizler düştü kur yerindeydi onun için tat vermedi!!. Bu son yaşanan küresel ekonomik kriz ezber bozdu,  Türkiye olarak Mali Kuralsız, IMF'siz olarak krizi atlattık ama batmadık. Bu durum ezberin bozulması açısından çok önemli.2001 krizini biz kendimiz yaptık. Şimdi Dünya krize girdi bize bir şey olmadı. Bu kriz zayıf ekonominin güçlendiğini gösterdi. Türkiye'nin kamu maliyesinin çok sağlam ve düzgün olması sebebiyle bu kriz bizi çok etkilemedi. Kriz sonrası toparlanmada da TL değer kazandı ve tarihimizin en büyük dış açığını verdik. 12 aylık dış açık 53 milyar dolar alacak düzelmezse Dış açık büyük bir tehdit. Bu sorun çözülmelidir” dedi.

 

 

 

Haber Tarihi : 8/3/2011
HABER MEDYA
PAYLAŞ
Son Haberler ::