SATSO ve ASÜD (Ambalajlı Süt ve Süt Ürünleri Sanayicileri Derneği) işbirliğinde 22 Ekim Perşembe günü, 10:00 – 12:30 saatleri arasında “AB Sürecinde Türkiye Süt Endüstrisi ve Bölgesel Kalkınma Çalıştayı” düzenlenndi.

SATSO Ali Coşkun Konferans Salonunda düzenlenen çalıştayın ilk bölümü ASÜD Kurucu Başkanı Ali Ülker'in yaptığı açılış konuşmaları ile başladı. Ayrıca, çalıştayın ilk bölümünde SATSO Yönetim Kurulu Başkanı A.Akgün Altuğ ve Sakarya Büyükşehir Belediyesi  Başkanı Yardımcısı Osman Aydın tarafından  birer konuşma yapıldı. 

SATSO Meclis Başkanı Engin Özkoç'un oturum başkanlığını yapacağı çalıştayın ikinci bölümünde

-         Tarım ve Köyişleri Bakanlığı TÜGEM Genel Müdürlüğü Büyükbaş ve Küçükbaş Hayvancılık Dairesi Başkanı Muhittin EYİMAYA; “Süte Verilen Kamu Destekleri ve Üretim Hedefleri”

-         Sakarya Tarım İl Müdürü Abdurrahman Çakar; “Sakarya'da Hayvancılık, Süt Üretimi ve Sanayi”

-         Rekabet Kurulu Uzmanı Zeynep Madan; “Rekabet Hukuku ve Süt Sektörü”

-         Ankara Üniversitesi Gıda Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof.Dr. Nevzat Artık; “FVO Misyonu Raporları ve Türkiye Süt Endüstrisi”

 

konularında katılımcılara bilgiler verildi. 

 

Çalıştaya sektör temsilcileri, bir çok üretim kooperatifi ile süt üreticileri ve sanayicileri katıldı. 

Asüd başkanı Ülker: ''yıllık süt üretimi, dünya süt üretimi sıralamasında ülkemizi 16. Büyük süt üreticisi haline getirmektedir.''

 

Ambalajlı Süt ve Süt Ürünleri Sanayicileri Derneği (ASÜD) Başkanı Ali Ülker, Türkiye'deki toplam yıllık süt üretiminin dünya süt üretimi sıralamasında Türkiye'yi 16. büyük süt üreticisi haline getirdiğini söyledi.

 

Sakarya Ticaret ve Sanayi Odası'nda (SATSO) düzenlenen AB Sürecinde Türkiye Süt Endüstrisi ve Bölgesel Kalkınma Çalıştayı'nda konuşan Ülker, süt sektörünün yaşadığı sıkıntıları dile getirdi.

 

ASÜD'ün kuruluşunun ardından 59 üyesiyle 3 milyon ton kurumsal kapasiteyi tek bir çatı altında temsil etmeye başladığını ifade eden Ülker, gıda güvenliğinden taviz vermeksizin tüm üreticilerle sektörün sürdürülebilir büyümesine katkı sağlamak amacıyla yola çıktıklarını belirtti.

Kurum olarak en temel önceliklerinin süt ve süt ürünleri tüketiminin artırılması ve ülkenin ihracat yapabilir konuma taşınması olduğunu kaydeden Ülker, şunları söyledi:

 

''Sağlıklı toplumun ilk şartı sağlıklı bireylerdir. Sağlığın ilk şartı da yeterli, dengeli ve sağlıklı beslenmedir. Dernek olarak bu yolculukta ambalaj en vazgeçilmez önceliğimizdir. Sürdürülebilir gıda güvenliği ambalajlı gıdadan geçmektedir. Ülkemizdeki süt zincirinin en temel sorunu maalesef kayıt dışılıktır. Bu noktada ambalajlı üretim öne çıkmaktadır, çünkü ambalajlı üretim kayıtlı üretim demektir. Süt ve süt ürünleri sektöründe yaşanan tüm sorunlara rağmen sevindirici olan, her geçen gün endüstriyel yatırımların artıyor olmasıdır. Süt sanayicilerimiz modern işletmeler kurup, yönetme kapasitelerini uluslararası düzeyde de ortaya koymuştur.''

 

Türkiye'de inceleme yapan AB uzmanlarının sektör hakkında hazırladıkları raporda endüstriyel üretim yapan işletmelerde hijyen sıkıntısı yaşanmadığını vurguladıklarına dikkati çeken Ülker, ''Bu alanda son bir gelişme olarak Türkiye Gıda ve İçecek Sanayi Dernekleri Federasyonu öncülüğünde hazırlanan 'Süt ve Süt Ürünleri Sektörü İyi Hijyen Uygulamaları Rehberi' ile ilgili çalışmaların bittiğini, Bakanlık onayından hemen sonra ASÜD tarafından bastırılarak sektörümüzün hizmetine sunulacağını müjdelemek istiyorum'' diye konuştu.

Türkiye'nin her alandaki gelişiminin sürdürülebilir kırsal kalkınma hedeflerine ulaşıldığı gün gerçekleştirilmiş olacağına inandıklarını belirten Ülker, tarım sektöründe çalışan nüfusun büyük çoğunluğunun sütçülükle uğraştığını hatırlattı.

 

Türkiye'de önemli oranda süt ve süt ürünleri üretimi yapıldığına dikkati çeken Ülker, şöyle konuştu:

''Tarım Bakanlığı verilerine göre Türkiye'de toplam yıllık süt üretimi 12 milyon tondur ve bu miktar 642 milyon ton olan dünya süt üretimi sıralamasında Türkiye'yi 16. büyük süt üreticisi haline getirmektedir. Üzülerek ifade etmeliyim ki 12 milyon ton üretimin sadece yüzde 40'ı süt sanayisindeki modern tesislere gitmekte ve kayıtlı işlenmektedir. Geriye kalan yüzde 60'lık kesim ise sadece ekonomik açıdan değil, aynı zamanda hijyen denetimsiz ürünü temsil etmektedir. Oysa AB'de oran yüzde 95 gibi çok yüksek bir rakama karşılık gelmektedir. ASÜD olarak sosyal sorumluluk olarak kabul ettiğimiz bu sorunun çözümünde Türkiye'nin süt ihracatı yapabilir duruma gelmesini önemli bir çözüm ve çıkış noktası olarak görüyoruz.''

Süt sektörünün sorunlarının giderilmesinde ilk adımın uluslararası düzeydeki kuruluşlara üye olmaktan geçtiğini ifade eden Ülker, kurum olarak 58 ülkenin üye olduğu Uluslararası Sütçülük Federasyonu'na (IDF) yeni üye kabul edildiklerini söyledi.

 

''TÜRKİYE DÜNYA SÜT LİGİ'NE ÇIKMIŞTIR''

 

21 ve 24 Eylül tarihleri arasında Almanya'da düzenlenen Dünya Sütçülük Zirvesi öncesinde, IDF Genel Kuru'nda ASÜD'ün üyeliğinin resmen duyurulduğunu kaydeden Ülker, sözlerine şöyle devam etti:

 

''Türkiye ASÜD'ün IDF'ye üye olmasıyla Dünya Süt Ligi'ne çıkmıştır. Önümüzdeki dönemlerde ülkemizde de Dünya Sütçülük Zirvesi yapılması konusunda IDF yetkilileriyle mutabakata varılmıştır. Bundan sonraki dönemde dernek olarak IDF etkinlikleri ve komisyon toplantılarına katılarak Türk sütünün dünyaya ihraç edilmesi sürecini başlatacağız. İlkini 12 Ağustos 2009'da Konya'da düzenlediğimiz ve bundan sonra da devam edeceğimiz çalıştaylarımızda artık sorunları değil, hep beraber çözümleri konuşalım istiyoruz.''

Çalıştayın oturum başkanlığını yapan SATSO Meclis Başkanı Engin ÖZKOÇ yapmış olduğu konuşmasında  süt sekötürünün dünya ekonomisindeki önemini vurguladı.

Özkoç konuşmasında; "Tarım sektörü ülke nüfusumuzun beslenmesi, istihdama katkı sağlaması, sanayi sektörünün hammadde ihtiyacını karşılaması, ihracata dolaylı ve doğrudan katkı yapması gibi nedenlerden dolayı ekonomimize büyük yararlar sağlamaktadır. Ayrıca gelişen ve değişen dünyada insanoğlunun geçmişte var olan, bugün yaşanan ve gelecekte de hissedilecek önemli ve değişmez sorunlarının başında yeterli ve dengeli beslenme gelmektedir. Bu olgu söz konusu olduğunda, hayvansal ürünler taşıdıkları biyolojik özellikleri nedenleriyle vazgeçilmez ve diğer besin maddeleri ile ikame edilemez bir konumdadırlar. Gelişmekte olan bir ülke konumundaki Türkiye'de bitkisel ve hayvansal üretim ekonomik açıdan önemini hala korumaktadır. Ülkemizin, geniş ürün çeşitliliği ve halen kullanılamayan geniş potansiyeli ile tarım, ülkemiz için büyük bir şans olma niteliğini sürdürmektedir" dedi.

 

"Hayvansal ürünler arasında yer alan süt ve süt ürünleri de ülkemizde olduğu gibi dünya da büyük önem taşımakta ve süt ürünleri üretimi dünyada  son 30 yılda özellikle de 1980'li yılların ilk yarısından sonra bazı değişiklikler gösterdi. Bu değişiklik dünya tüketimi ve ticaretini de etkiledi. Dünya ticaretine konu olan ürün çeşidi arttı. 1980'li yıllara kadar süt ürünlerinin dünya ticaretinde tereyağı ve peynirin bir hakimiyeti sözkonusu iken, son yıllarda süt, dondurma ve yoğurt gibi süt ve süt ürünlerinin de dünya ticaretinde giderek önem kazandığı görülüyor. Süt ve süt ürünlerinin beslenmede taşıdıkları büyük önemin yanısıra dünya genelinde refah düzeyinin artması, ulaştırma ve lojistik hizmetlerinin gelişmesi, çok uluslu şirketlerin süt sektöründeki yatırımları, dünya süt ve süt ürünleri ticaretine hız kazandıran başlıca hususlar oldu"

 

Konuşmasını; "Bugün bu platformda Türkiye ve Sakarya'da süt ve süt ürünleri endüstrisinin gelişimi, dünü, bugünü ve yarınını değerlendirip geleceğimiz için neler yapılabiliri uzman konuklarımız ile birlikte görüşeceğiz" diyerek çalıştayı başlattan Özkoç

çalıştayımızın ilimiz ve ülkemiz için olumlu sonuçlar yaratacağını umut ettiğini belirtti.

 

Haber Tarihi : 20/10/2009
HABER MEDYA
PAYLAŞ
Son Haberler ::