
31.12.2024
2024'ü kendi ekonomik dinamiklerimiz bir yana, dünya ekonomisi açısından da dengelenme çabalarının öne çıktığı bir yıl olarak değerlendirmek yanlış olmaz. Enflasyonla mücadele, büyüme hedefleri ve ihracat odaklı ekonomi politikaları, yıl boyunca ekonomi yönetiminin gündemindeydi. Buna paralel olarak yeni vergi düzenlemeleri ve kamu maliyesinde sürdürülebilirliğin sağlanması adına adımlar da atıldı. Sıkı para politikası, bazı ürünlere gelen ihracat kısıtlamaları, hammaddeye yönelik ek ithalat vergileri de 2024’ün olumsuz yanlarıydı. Üyelerimiz; enflasyonun beklentilerin üzerinde seyretmesi, finansal kaynaklara erişimin halen ciddi anlamda zor olması nedeniyle 2024’ü yatırım anlamında sessiz şekilde tamamlamaya hazırlanıyor.
Sanayi üretimindeki gerileme de, özellikle emek yoğun sektörleri olumsuz etkiledi. Üretimin daralması, istihdam piyasasında bir durağanlık yaratırken, işsizlik oranlarının belirli alanlarda yükselmesine sebep oldu. Diğer taraftan hem komşu ülkelerdeki hareketlilik hem de küresel ekonomiyi etkileyecek siyasi gündemler de yaşadık. Suriye’de 60 yıldan fazla süredir yönetimi elinde tutan Esad rejimi sona erdi.
Orada artık Türkiye için müspet sonuçlara vesile olmasını umduğumuz yeni bir dönem başlıyor. Suriye’de istikrarın sağlanması, ülkemizde bulunan Suriyelilerin gönüllü geri dönüş süreçlerini hızlandırabilir. Bu durumun ekonomik, sosyal ve siyasal etkilerinin, önümüzdeki dönemde kapsamlı bir şekilde değerlendirilmesi gerekecektir. Öte yandan, savaş döneminde büyük ölçüde zarar gören Suriye’nin altyapısının ve şehirlerinin yeniden inşa süreci, dolaylı olarak Türkiye ekonomisine önemli katkılar sunma potansiyeline sahip. Bu bağlamda, Suriye ve Irak gibi komşu ülkelerdeki yeniden yapılanma süreçlerine ülkemizin sağlayacağı destek, yalnızca söz konusu bölgelerin normalleşme çabalarına değil, aynı zamanda Türkiye ekonomisinin büyüme ve gelişim dinamiklerine de katkı sağlayabilir. Bölgede jeopolitik bir krizin yaşanmaması adına ülkemizin Suriye politikalarını oluştururken ekonomik, sosyal ve güvenlik boyutlarını dengeli bir şekilde ele alması önemlidir.
Bununla birlikte küresel ekonomide ABD’nin yeni başkanı Trump‘In ikinci döneminin olası etkileri tartışılıyor. Bence Türkiye ekonomisi açısından olumlu yönleri de olacaktır. Trump'ın yeniden seçilmesi, yeni anlaşmaların gündeme gelmesine ve iki ülke arasındaki ticaret hacminin artmasına katkı sağlayabilir, yatırım odaklı yeni işbirlikleri doğabilir. Özellikle ABD'nin Çin'den ithalatını azaltma çabası, Türkiye'nin ABD pazarına daha fazla ihracat yapmasını ve Türk ihracatçısına ABD’de pazar kolaylığı sağlayabilir.
Asgari ücret
İşsizlik maaşı, SGK primleri, kıdem tazminatı ve stajyer ücretleri gibi birçok unsuru doğrudan etkileyen bir düzenlemedir. Ayrıca, asgari ücret rakamları sadece o ücret sıkalası için değil, diğer basamakların ücret politikasına da üst düzey gelir gruplarına da dolaylı etkide bulunmaktadır. Ücret artışlarının hedeflenen enflasyon dikkate alınarak yapılması; fiyatlama davranışları ve talep dengesi gibi pek çok alanda olumlu sonuçlar doğurabilir. Ekonomi yönetiminin belirlediği çerçeveyle uyumlu, işçi ve işveren kesimlerinin yıl boyunca üzerinde uzlaşı sağlayabileceği bir asgari ücret artış oranının belirlenmesi önemlidir. Kısacası yeni asgari ücret tespitinde toplumun tüm kesiminin ortak menfaatine olan bir çizgide buluşulması gerektiğini düşüyoruz.
Enflasyon verileri
Kasım ayı enflasyon rakamları, Merkez Bankası’nın beklentilerini aşarak dikkat çekmeye devam ediyor. Aylık tüketici fiyat endeksi (TÜFE) %2,24, yıllık tüfe ise %47 civarında gerçekleşmiştir. Buna karşılık, üretim maliyetlerini yansıtan yurt içi üretici fiyat endeksi (Yİ-ÜFE) aylık %0,66, yıllık ise %29 seviyesinde kalmıştır. Bu veriler, enflasyonun büyük ölçüde maliyetlerden değil, talep artışından kaynaklandığını göstermektedir. Talebe dayalı enflasyon, tüketim harcamalarının yüksek seyretmesinden veya piyasalardaki talep dengesizliğinden kaynaklanabilir. Bu nedenle, talebi dengeleyecek ekonomik adımların atılması önem arz etmektedir.
Büyüme rakamları
Enflasyon bu noktadayken Türkiye ekonomisi, 2024 yılının üçüncü çeyreğinde yıllık bazda yüzde 2,1 oranında büyüme kaydetti. Çeyrek bazda ise yüzde 0,2 oranında bir daralma yaşandı. Aynı dönemde sanayi üretiminde yüzde 2,2’lik bir gerileme görülüyor. Enflasyonla mücadele sürecinin etkileri, büyüme verilerinde de kendini göstermiştir. Bu tablonun geçici bir nitelik kazanması için üretim, ticaret, ihracat ve istihdam odaklı çabalarımızı kararlılıkla sürdürmemiz gerekiyor.
Dış ticaret verileri
TİM tarafından açıklanan ihracat verilerine göre ilimiz kasım ayında geçtiğimiz yılın aynı ayına göre yüzde 0.1, ekim ayına oranla ise yüzde 20’lik düşüşle 521 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirdi. Ticaret bakanlığı tarafından paylaşılan ve ilimizin gerçek üretimden ihracatını yansıtan verilere göre ise ilimiz 2023’e kıyasla 11 aylık süreçte %6’lık artışla 9 milyar 50 milyon dolarlık üretimden ihracat gerçekleştirmiştir. En çok ihracat yapan 7. İl konumumuzu koruduk.
Kişi başı ihracat rakamlarına bakıldığında ise Sakarya ihracatçı iller arasında kişi başı düşen 5 bin 277 dolar ihracatla Türkiye'de 3. Sırada yer almıştır. Bu önemli bir parametredir. Çünkü İzmir, Sakarya'nın 4.5 katı nüfusa sahipken ancak 2 katı ihracat yapabiliyorsa, bu Sakarya'nın başarısıdır.
Buna ilave olarak bir de Türkiye İstatistik Kurumu (TUİK) tarafından açıklanan güncel dış ticaret verilerine göre ilimizde ihracatın ithalatı karşılama oranı yılın ilk 10 ayında %152 olarak gerçekleşti. Ayrıca da yılın ilk 10 ayında 1.9 milyar doların üzerinde dış ticaret fazlası verdik.
Yıllık istatistikler
Geçtiğimiz hafta açıklanan iller bazında gayrisafi yurt içi hasıla (GSYH) 2023 cari fiyat verilerine göre; Sakarya, 310 milyar 359 milyon TL ile 17. Sırada ve toplam GSYH'den %1,17’lik pay aldı. Sakarya, 2023 yılında sanayi sektöründen %2,1 pay alırken, ilin toplam GSYH'si içinde sanayi sektörünün payı %39, hizmet sektörünün payı ise %22 olarak gerçekleşti. Kişi başına GSYH, dolar bazında %27 artarak 12.131 $ oldu ve bu değer itibariyle iller arasında 16. Sıradayız. Üretimdeki değişimin daha sağlıklı ölçülebilmesi için enflasyon etkisinden arındırılmış zincirlenmiş hacim endeksine baktığımızda, yani gerçek büyüme hızına odaklandığımızda, çarpıcı sonuçlar görülmektedir. Bu endekse göre, ülkemiz ekonomisi %5,1 büyürken, illerin bu büyümeye katkıları incelendiğinde Sakarya 8. Sırada yer almaktadır. Başka bir deyişle, ülke ekonomisindeki büyümeye en fazla katkı sağlayan 8. İl Sakarya'dır.
Yıllık %11,1 büyüme sağlayarak Türkiye ekonomisinin 2 katından daha fazla büyüyen bir iliz. Sektörler bazında incelediğimizde, sanayi sektörümüz %11,6, hizmet sektörümüz ise %12,2 oranında büyüme göstermiştir. Tarım sektörünün büyüme hızı ise %2,4 ile sınırlı kalmıştır. Bu istatistikleri değerlendirdiğimizde, cari fiyatlarla GSYH ve kişi başına GSYH gibi göstergelerde Sakarya olarak 16. Ve 17. Sıralarda yer alıyoruz. Bu sıralamalar kötü değil; ancak belirlediğimiz vizyon ve hedeflere ulaşmak adına hâlâ kat etmemiz gereken bir mesafe olduğunu görüyoruz. Öte yandan, asıl büyüme göstergesi olan zincirlenmiş hacim endeksi değerlerine baktığımızda, son yılların en hızlı büyüyen illerinden biriyiz.
Ancak gerçek büyüme rakamlarına baktığımızda, Sakarya’nın oldukça önde olduğunu gözlemledik. Bu durum, sanayiden hizmet sektörüne kadar pek çok yatırımın artık Sakarya’ya kaydığını ve şehrimizin sürdürülebilir büyüme açısından daha avantajlı olduğunu gösteriyor.Her zaman dile getirdiğim gibi, İstanbul, Bursa ve Kocaeli gibi sanayi merkezlerinde alanların doyma noktasına geldiği artık bir gerçek. Bu bağlamda, Sakarya jeopolitik konumuyla sunduğu lojistik avantajları, insan kaynağı kapasitesi ve güçlü sanayi altyapısıyla öne çıkmaktadır. Yatırımcıları bu avantajları değerlendirmeye sıkça davet ediyoruz. Ancak önceliğimiz doğa dostu, çevreye duyarlı, teknoloji tabanlı, global dünyaya entegre, yabancı ve yerli yatırımlardır. Bu hassasiyetleri gözeterek ilimizin tarım-sanayi dengesinde gelişmesini hedefliyoruz. Her zaman söylediğim gibi; biz bu ülkenin en büyük 10 ekonomisi arasındayız. Sakarya ihracatta olduğu gibi, diğer ekonomik göstergelerde de bu haklı söylemimizi gelişerek destekleyecek.
Oda İstatistikleri
2024 yılı itibariyle odamıza ait birkaç veriye de değinmek istiyorum. Üye sayılarımıza baktığımızda, bu yıl düne kadar 1641 yeni üye kaydı yapılmıştır. Bu rakam, 2023 yılının aynı döneminde 1786 olarak gerçekleşmişti. Dolayısıyla, yüzde 8 oranında bir düşüş söz konusudur. 2024 yılında kapanan şirket sayımız 531 olarak kaydedilmiştir. Bu rakam, geçtiğimiz yıl 546 olarak gerçekleşmişti ve buna göre yüzde 2,7'lik bir düşüş yaşanmıştır. Bugünkü verilere göre, toplam üye sayımız 18 bin 115’tir. Faal üye sayımız 13 bin 825, askıda olan üye sayımız ise 4 bin 290’dır.
Yine 2024 yılında SATSO Akademi üzerinden toplam 32 eğitim düzenledik. Bu eğitimlere 1098 kişi katıldı.
Yıl içerisinde odamız tarafından toplam 640 adet kapasite raporu düzenlendi. Kapasite raporu düzenlediğimiz bu firmalarda toplam istihdam 72708’dir. Yine bu yıl odamız tarafından 226 adet ürüne de yerli malı belgesi düzenlendi.
Biz karasu limanı ile Karadeniz’den dünyaya açılan bir Sakarya hedeflemiştik. Bugün geldiğimiz noktada karasu limanımız, lojistik ve stratejik öneme sahip. Limanda SATSO’ya ait ofisimizden gemilere geçiş izin belgesi Dozvola Belgesi düzenlenmektedir. 2024 yılında toplam 20.730 adet geçiş belgesi verilmiştir. Belge sayısında 2023 yılına göre yüzde 120 artış olmuştur. Ayrıca limandaki sefer sayıları ve verilen belge sayıları da her geçen gün artmaktadır.
Doku kültürü labaratuvarımızda 2024 yılında 4 milyon 778 bin 25 adet bitki üretimi yapılmış ve şu ana kadar 720 bin Euro’luk ihracat gerçekleştirdik. 63 kişi istihdam ediliyor.
Yıl boyunca 5 fuar organizasyonu düzenleyerek ziyaret gerçekleştirdik. Ve 3 fuarda da stant açtık. Bildiğiniz gibi üye aidiyeti bizler için çok değerli. 2024 yılında üye ilişkileri birimimiz tarafından 1430 üyemiz ile yüz yüze görüşmeler gerçekleştirdik.
Türkiye ekonomisi bugüne kadar birçok badire atlattı. Çok zor dönemlerin üstesinden gelmeyi başardık. Her zaman olduğu gibi bu sancılı dönemi de aşacağımıza inanıyorum.
Sakarya ortak paydasında şehrin ve üyelerimizin menfaatleri için gayretimiz ve azmimiz artarak devam etsin dilerim.
2025 yılında da şehrin üretiminin sürdürülebilirliği odağında paydaşlarımızla birlikte çalışmaya devam edeceğiz.