“İş dünyasının yeni vergi paketi ile ilgili tereddütleri var”

Bu yıl başından itibaren dünya genelinde enflasyon daha az gündemde olsa da Türkiye’de bu sorun hala kronikleşmiş bir durum olarak karşımıza çıkıyor. Pek çok ülkede enflasyon oranları stabil hale gelmişken veya düşüş eğilimindeyken, Türkiye’de yüksek enflasyon oranları ekonominin önemli bir sorununu teşkil ediyor. Enflasyonun kontrol altına alınması amacıyla uygulanan para ve maliye politikaları, özellikle orta ve alt gelir gruplarını olumsuz etkiliyor. Bu kesim, artan fiyatlar ve yaşam maliyetleri karşısında daha fazla zorlanıyor, ekonomik yükleri giderek artıyor. Orta ve uzun vadede gelir dağılımındaki adaletsizlik, sosyal istikrar açısından riskler taşıyor.

Hizmet sektöründeki fiyatlar

Bu fiyat istikrarsızlığı ciddi noktalara ulaştı. Enflasyondaki değişken süreç özellikle hizmet sektöründe fırsatçılığa neden oluyor. Vatandaş satın alacağı ürünün ederi konusundaki fikrini kaybetti, bazı ürünler fahiş fiyatlara çıkmış durumda. Fiyatlar sürekli artarak değişiyor. Bu zamlar enflasyonu tanımlamıyor artık. Üyelerimizin her zaman olduğu gibi bu konuda hassas davranmalarını rica ediyorum.

Mevcut enflasyon oranları ile yılın ikinci yarısının daha rahat geçip geçmeyeceğini hep birlikte gözlemleyeceğiz. Merkez bankası yıl sonu enflasyon tahminini güncelleme yaparak yüzde 36’dan %38’e revize etti. Ekonomiyi olumsuz etkileyecek anlamlı bir oran olmasa da bundan daha fazla olmamasını temenni ediyorum. Alınacak önlemler ekonominin yeniden dengelenmesi ve toplumun geniş kesiminin refahının artırılması açısından belirleyici olacak. Ekonomi politikalarının başarısı; enflasyonun kontrol altına alınması ve büyümenin sürdürülebilir bir şekilde devam etmesi açısından da önemli. Bu süreçte önemli bir diğer konu da; geçen meclis toplantılarında da söz ettiğim ihracatçının rekabet gücünü destekleyecek politikaların hayata geçirilmesi. Yani kur politikasının, rekabeti zorlaştırabilecek ve ithalatı teşvik edebilecek olası risklerini göz önünde bulundurmak ve gerekli tedbirleri almak bu süreç açısından kritik bir öneme sahiptir.

Yeni vergi paketi

Temmuzda yürürlüğe girecek olan yeni vergi paketi vatandaşlar ve işletmeler için kritik bir dönemi işaret ediyor. İçeriği ile ilgili detaylar henüz belli değil ancak iş dünyamızın “sermayeye dönük ek vergi” olasılığı ile ilgili tereddütleri var. Geçmiş dönemlerde verilen avantaj ve hakların beklenmedik bir şekilde değiştirilmesini doğru bulmuyoruz. Hükümetimizin bu konuda hassasiyet göstereceğini ümit ediyorum. Üretim kollarının bu şekilde engellenmesini ekonominin istikbali ve güvenilirliği açısından zarar verici buluyorum. Vergide kayıp kaçağı önlemek ve vergilerin doğru alınmasını sağlamak adına yeni düzenlemeler elbette gerekiyor. Ancak ekonomideki olumsuz gidişatın bedelini vergilerle iş dünyasına ve vatandaşa ödetmemek gerekiyor.

Büyüme rakamları

Büyüme rakamları açıklandı. Söz konusu verilere göre Türkiye ekonomisi, yılın ilk çeyreğinde yüzde 5,7 büyüme kaydetti. Gayri safi yurtiçi hasıla ise yılın birinci çeyreğinde yüzde 2,4 oranında büyüdü. Ekonomimiz son 15 çeyrektir kesintisiz bir büyüme trendi göstererek, beklentilerin üzerinde bir performans sergiliyor. Beklentilerin üzerindeki bu büyüme oranı, her şeye rağmen Türkiye’nin ekonomik gücünü ve direncini ortaya koyuyor. Özellikle, sanayi sektörünün büyümesi, imalat sanayinin genişlemesi, ihracat hacminin artması ve iç piyasadaki talebin canlı kalması gibi faktörlerden kaynaklanıyor. Sanayi sektörü, otomotiv, elektronik, kimya ve tekstil gibi alt sektörlerde de önemli üretim artışları yaşadı. Ancak daha da dikkat çekici olan, yüksek teknoloji üretimindeki yüzde 21’lik büyüme oranıdır. Bu artış, Türkiye’nin teknoloji odaklı üretimde önemli ilerleme kaydettiğini gösteriyor. Yüksek teknoloji üretimindeki bu büyüme, Türkiye’nin katma değeri yüksek ürünler üretme kapasitesini artırarak, küresel pazardaki rekabet gücü açısından umut verici.

Mültecilerin geri dönüşünün sağlanması

Ülkemizin son yıllarda demografik yapısını etkileyen mülteci sorunu konusuna da değinmek istiyorum. Ülkemizde geçici koruma statüsüyle bulunan Suriyeli sığınmacıların gönüllü, güvenli geri dönüşleri kademe kademe sağlanmalı, düzensiz göçün önüne geçilmelidir. Türkiye, insani değerler çerçevesinde sığınmacıların ihtiyaç duyduğu dönemde kucak açtı. Ancak sürecin geldiği noktada; ülkemizde çeşitli nedenlerle bulunan mültecilerin gönüllü olarak geri dönüşlerinin sağlanması ekonomi politikaları kadar önemli bir konu haline geldi.

Milli kimliğimiz, demografik yapımız ve sosyokültürel istikrarımız adına kaygılanmak en doğal hakkımız. Ülkemizin milli yapısını korumalıyız. Millileşmek diyoruz ve millileşmek burada başlıyor. Ürettiklerimiz, üretenlerimiz ve değerlerimizle bir bütün olmalı. Bu konuyu belli aralıklarla gündeme getiriyoruz. Çünkü bir an önce çözüme kavuşturulamazsa ileride çok sıkıntı yaşayacağız. Beklentimiz, demografik yapımızın, güvenliğimizin ve kültürel dokumuzun korunmasına yönelik hızlı adımların atılmasıdır. Göçmenliği ve geçici koruma altında olma statüsünü çoktan geçmiş bu mülteci konusu Türkiye’nin geleceği açısından kritik önem taşıyor.

Dış Ticaret Verileri

Ticaret bakanlığı tarafından açıklanan verilere göre ilimiz mayıs ayında geçtiğimiz yılın aynı ayına göre yüzde 27, bu yılın nisan ayına göre ise yüzde 25’lik artışla 1 milyar 9 milyon dolarlık ihracat performansı gerçekleştirdi. Sakarya bu oranla tarihinin aylık ihracat rekorunu kırmıştır. Ülke ihracatının 4,7’sini karşıladık ve en çok ihracat yapan 6. İl konumuna yükseldik. Aynı zamanda mayıs ayında geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre yüzde 27 ile yüzdesel olarak ihracatını en çok artıran il olduk! Buna ilave olarak Türkiye İstatistik Kurumu (TUİK) verilerine göre ilimizde nisan ayında ihracatın ithalatı karşılama oranı %149 olarak gerçekleşti. Ayrıca yılın ilk 4 ayında 660 milyon dolarlık dış ticaret fazlası veren il olduk.

Türkiye’nin 1000 İhracatçısı İçinde 28, İSO İlk 500’de İse 38 Sakaryalı Firma

Türkiye İhracatçılar Meclisi (Tim) tarafından açıklanan ‘Türkiye'nin İlk 1000 İhracatçısı’ araştırmasında ilimizden 28 firmamız yer aldı. 28 firma içerisinde 1 firmamız ilk kez bu yıl listeye girerken, 15 firmamız da 2022 yılına göre sıralamasını yükseltme başarısı gösterdi.

İSO “Türkiye’nin İlk 500 Büyük Sanayi Kuruluşu” 2023 araştırması listesi açıklandı. Araştırma sonucunda listede Sakarya’dan 38 firmamız yer aldı. 10 yıl geriye gittiğimizde listeye 21 firma girebiliyordu bugün 38 oldu. Eminim ki bu artarak devam edecektir. Tüm firmalarımızı kutluyorum.

Karasu Demiryolu

Her zaman dile getirdiğim gibi biz şartlar ne olursa olsun üretmeyi seven bir iliz. Yeter ki rekabet edebilirliğimiz desteklensin. Bu anlamda bu ay özellikle gündemimizde karasu demiryolu hattının tamamlanması var. Karasu demiryolu 14 yıldır tamamlanmayı bekleyen, şehrimizi üst lige taşıyacak çok önemli bir proje. İlk çalışmalarına 2010 yılında başlanan ve 25 ayda tamamlanması öngörülen karasu demiryolu için o dönemde ciddi bir ödenek ayrılmış olmasına rağmen 14 yılda projenin ilerleyişi sadece %23’te kaldı. Demiryolu güzergahının yeteri kadar incelenmeden projeye başlanılması, uygun olmayan zemin sorunları, devamında artan maliyetler gibi sorunlar projeyi bir kördüğüm haline getirdi. Ancak gelinen noktada bölgenin konumu, üretim ağları ile bağlantıları, bölgedeki lojistik dengelerin değiştiği bir ortamda demiryolunun gerekli revizyonların ardından tamamlanmasının elzem olduğunu görüyoruz. Kuzey ilçelerimizde yeni organize sanayi bölgesi yatırımlarımız hızlı şekilde devam ediyor.  Bu OSB’lerden de limana bağlanacak bir demiryolu projesi; şehrimizin lojistik ve üretim anlamında çok önemli bir konumda olmasına vesile olacaktır. Şehirlerin gelişmesinde en büyük etkenlerden biri; ekonomi odaklı ulaşım ve lojistik imkanların sunulmasıdır. Özellikle en ucuz taşımacılık olan demir yolu taşımacılığı da büyük öneme sahiptir. Ülkemizin son yıllarda otoyol, köprü, tünel, demiryolu yatırımlarını görüyoruz. Bu anlamda önemli bir projenin ödenek yetersizliği, arazi analizi hatası gibi nedenlerle durması ülke ve ilimiz ekonomisinin hızını kesecektir. Konuyu ekonomi tabanlı STK başkanlarımız ile yaptığımız toplantımızda da istişare ettik. Karasu limanımızın demiryolu ile birleştirilmesinden sonra yurdumuzun Karadeniz’e açılan en önemli kapısı olacağı konusunda hemfikiriz. Bu konuda bir kamuoyu oluşturma, resmi yazışmalar ve görüşmeler ile çözümü için girişimde bulunma kararı aldık. 7 Temmuz tarihinden itibaren Çin menşeili araçlara %40’lık ilave bir vergi geliyor. Bu durum Çinli otomobil firmalarının ülkemizde bir yatırım hamlesi ihtimalini de hızlandırdı. Lojistik açıdan güçlü bir bölge olmamız tercih noktasında bizi öne çıkaracaktır. Pek çok nitelikli yatırımın bölgemize kaymasını sağlayacaktır.”